Corona virüsü hastalığı son zamanlarda bütün dünyayı etkisi altına aldı. Corona Virüsü hastalığı fiziksel sağlımızı bozduğu kadar ruhsal sağlığımızı da bozuyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) dünyanın farklı noktalarında eşzamanlı olarak kitleler üzerinde görülen bulaşıcı hastalıkları ‘pandemi’olarak isimlendiriyor. Corona Virüsü salgınını da geçtiğimiz günlerde ‘pandemi’ grubuna aldı.
Corona Virüsü insan psikolojisi üzerinde travmatik bir etki yaratıyor. Travmatik etkiye sebep olmasının en önemli nedeni kontrol edilemez oluşu ve tıp dünyasının virüsü engelleyebilecek bir yönteme henüz sahip olmayışı. Bu durum herkeste panik, korku, çaresizlik, umutsuzluk gibi duyguların açığa çıkmasına sebep oluyor.
Virüsün ülkemizde ve dünyada çok hızlı yayılması da insanlarda şok etkisi dediğimiz durumun ortaya çıkmasına sebep oldu. Yaklaşık birkaç aylık bir süreç içinde okullar tatil oldu, iş yerleri kapandı, günlük hayat durma noktasına geldi. Herkes alıştığı normal rutin hayatından sürekli ev içinde vakit geçirilmesi gereken bir başka hayata geçiş yaptı. Başlı başına sadece rutinin bozulması bile beyin için bir stres nedeniyken virüsün yarattığı korku ve panik havası herkeste yoğun bir ölüm ya da hastalık korkusuna yol açtı.
Panik ve Korku Bağışıklık Sistemini Zayıflatır
Sosyal medyadan, whatsapp gruplarından mesaj ya da mail yoluyla gelen, içeriğinde kaygı, panik ve umutsuzluk barındıran her türlü veri bağışıklık sisteminizi zayıflatır. Bağışıklık sisteminin zayıflaması ise sizi bulaşıcı hastalıklara yatkın hale getirir. Dolayısıyla bu tip görüntülerden yazılardan veya videolardan kendinizi korumak ruhsal anlamda stresle daha kolay başetmenizi sağlar.
İnsan beyni yoğun kaygı ve panik anlarında fabrika ayarlarına geri döner. Fabrika ayarları demek perfrontal korteksin devre dışı bırakılarak(akılcı, mantıklı ve sakin beyin), limbik sistemin (savaş-kaç modundaki bütün memelilerde bulunan hayvani beyin) aktive olmasına sebep olur. Beynimiz hayatımızın riske girdiğini düşündüğünde ;ki beynin en önemli görevi bizi hayatta tutmaktır, savaş-kaç-don tepklerini devreye sokar.
Dolayısıyla bu kriz sırasında sağlığımızı bozacak, bağışıklığımızı düşürecek en önemli şey strese girmek ve kaygıyı büyütmek. Stres sindirim sistemini kitleyen bir unsur, limbik sistem stresi hayati bir tehlike olarak algıladığında kaçma moduna geçer. Kaçma modunda sindirim sistemi donar. Bağışıklık sisteminin bağısakta yer aldığını biliyorsunuz. Sindirim donunca bağırsak da donar. Bağışıklık sistemi çalışmayı keser. O halde bilinçli bir şekilde stresi azaltmamız, sakinleşmemiz gerekiyor.
Corona Virüsü döneminde Stres ve Kaygıdan Korunma Yolları
● Bağ kurmak stresi azaltan en önemli etken. Sevdiğiniz, görüştüğünüzde kendinizi emniyette ve güvende hissettiğiniz insanlarla bağ kurun. Telefonla ya da online yüz yüze görüşebilirsiniz.
● Günlük rutinler oluşturun. Rutinlerinizin olması beyne güvendesin kaygılanacak bir şey yok mesajı gönderir. Örneğin her gün aynı saatlerde kahvaltı yapın. Kitap okuma saatlerinizi güne yaymak yerine belli saat aralıklarına koyun. Gün içinde kendi yarattığınız rutinler belirsizlik duygusuyla başa çıkmak için en etkili yöntemdir.
● Bağışıklık sistemini güçlendirmek için evde egzersiz yapın. Yoga ve pilates bu anlamda evde yapılabilecek egzersizlerin başında gelir. Her ikisi de iç kasları çalıştırdığından beyne buradayım, varım mesajı göndererek sinir sisteminin yatıştırılmasını sağlar.
● Yavaşlayın. Evde olsanız da ev içinde hızlı yemek yapmak, hızlı hareket etmek, hızlı konuşmak, hızlı yemek yemek stres hormonlarını tetikler. Yavaşlamak kişinin anda kalmasını sağlar, anda kaldığınızda ise anın içinde herhangi bir tehdit ya da tehlikenin olmadığını fark edersiniz.
● Kendi iç dünyanızla tanışın. Yaşanan bu durum ne kadar yeni olsa da her insanda yarattığı travmanın etkisi farklı. Çocukluk döneminde travmatik anıları fazla olan kişiler bu durumdan daha fazla etkilenirken diğerleri daha az kaygılı ve akılcı davranabiliyor. Yani panik atak hastası olanlar, okb’si olanlar, kişilik bozuklukları olanlar, anksiyete bozukluğu olanlar bu süreci ağır semptomlarla geçiriyor.
● Son zamanlardan yaşananlardan dolayı olumsuz olarak etkilendiğinizi düşünüyorsanız, yukarıda bahsettiğim psikolojik problemlere sahipseniz bir uzmandan destek alın.
Çocukları Corona Virüsü’nün Psikolojik Etkilerinden Koruma Yolları
Çocukları koruyabilmek için öncelikle kendimizi olumsuz duygu, düşünce ve davranışlardan koruyabilmemiz gerekir. Kendi duygularınızı yatıştıramıyorsanız çocukların duygularını yatıştırmakta zorlanırsınız.Çocuklar duygular konusunda etrafındaki en yakın kişileri referans alır. Bu kişiler öncelikle anne, baba ya da çocuğa bakım veren kişilerdir. Siz şayet kaygılıysanız çocuğa yansıtmamaya çalışsanız bile çocuk bu duyguları nonverbal (beden diliyle) olarak alır.
Çocuklar kaygılarını yetişkinler gibi sözel olarak ifade edemekdiklerinden davranış bozukluğu olarak ifade ederler. Bu davranış bozuklukları; altına ıslatma, gece korkuları, tırnak yeme, parmak emme, kekeleme, uyku bozuklukları, yeme bozukluklarıdır.
● Çocuklarla bu konuyu konuşurken kendi korkularınızı çocuklara bulaştırmayın. Çocukların sorularına kısa ve net cevaplar verin. Uzun uzun visrüsle ilgili konuşmak çocuklarda kalıcı ruhsal sıkıntılara neden olur.
● Kendi korkularınızı ya da olumsuz duygularınızı bir yetişkinle konuşun. Eşiniz olabilir yada yakın bir arkadaşınız. Bu konuşmalara çocuklar şahit olmasın.
● Çocuklarla konuşurken umut ve güven veren bir şekilde konuşun. Hem ses tonunuzla hem beden dilinizle.
● Haberleri kontrollü izleyin. Çocukları izlediğiniz haberlere maruz bırakmayın. Bir köşede sessizce oyuncağıyla oynuyormuş gibi görünse de her şeyi duyuyor. Dikkati hep sizin üzerinizde unutmayın.
● Çocukların bütün sorularına yanıt vermeye çalışın. Yanıtlarınız somut ve net olsun. Çocukların anlayacağı dilden konuşun.
● Ellerini yıkamasını isterken, ya da temizlik konusunda hassas davranırken tehdit edici ifadeler kullanmayın.
● Her zaman çocuğunuzun yanında olacağınızı, bu sürecin geçici olduğunu ara ara söyleyin. Bunu söylemeniz çocuğa güvendeyim, dünya emniyetli bir yer hissini verir.
● Hayatı beklemeye almak, yaşama ara vermek yerine bu süreçte yapmak isteyip de zaman bulamadığınız şeylere odaklayabilirsiniz.